İşte size cezaevinin hissettirdiği duygular hakkında sözler:
- İlk annelik duygusu, ilk babalık duygusu ve ilk bebek heyecanı bu ilkler sizlere huzur ve mutluluk getirsin. Bebeğiniz hayırlı ve uzun ömürlü olsun.
- Cezaevinden anneme: Pencereme ay düşmüyor artık, kirpiklerime yağmur yağmıyor. Güneşi özledim anne, yıldızlar kaymıyor. Çocuklarım çocukluğumdur gençliğim sürekli koşan bir at, kanadımı kırdılar anne hayallerim şimdi hayal oldu.
- Pencereme ay düşmüyor artık, kirpiklerime yağmur yağmıyor. Güneşi özledim anne, yıldızlar kaymıyor. Çocuklarım çocukluğumdur gençliğim sürekli koşan bir at, kanadımı kırdılar anne hayallerim şimdi hayal oldu.
- Çıkmaz bir sokakta paket oldu bütün hayallerim, şimdi çıkmayan bir tahliyenin ardında gençliğim.
- Görüş gününü bekleyen bir mahkum gibi sevdim seni. Gözleri kör pencerede, kulağı demir sürgüde.
- Üzme kendini bu kadar sana umudu öğretmeyenlerin suçu mu var bak yeryüzü ne kadar geniş ne kadar dar.
- Ne güzel şey hatırlamak seni: Ölüm ve zafer haberleri içinden, hapiste ve yaşım kırkı geçmiş iken.
- Mapusta attığım voltada çektiğim acıda, akıttığım gözyaşında yine sen vardın.
- Cezaevi dört duvar mahkumlar nöbet tutar ağlama Anam elbet bir gün oğlunda çıkar.
- Değerini arttıran bu armağanın bir hapishaneden bir başka hapishaneye gelmesiydi şiirde böyle bir şey olmalı diye düşündüm: en acımasız günde de savunabilmek inceliği.
- Zindanlar her ne kadar kör ve karanlık olursa olsun, onu aydınlatacak kadar gücümüz vardır.
- Göklerde kartal gibiydim kanatlarımdan vuruldum, mor çiçekli dal gibiydim bahar vaktinde kırıldım.
- Görüş gününü bekleyen bir mahkum gibi sevdim seni. Gözleri kör pencerede, kulağı demir sürgüde.
- Ranzalar sırtımı ağrıtıyor anne güneşime engel oluyorlar geçmiyor artık zaman nerde dostlarım, nerde sevenlerim aç gardiyan ışıkları mahkum karanlıkta özgürlüğünü arayamıyor..
- Ne yazık ki insan kendi hapishanesinin anahtarını bulamıyor, hatta çoğu zaman asıl mahpusun kendisi olduğunu bile anlayamıyor.
- Karıştır çayını zaman erisin; köpük köpük, duman duman erisin!
- Hayat bir mezarmış çözemedim son kez ellerinden öpemedim uyan babam uyan kader utansın..
- Göğü kucaklayıp getirdim sana kokla açılırsın. Solmuşsun benzin sararmış yorgun bir işçinin yüzüne benziyor yüzün öyle bükük bakma bana.
- Ne güzel şey hatırlamak seni. Sana tahtadan bir şeyler oymalıyım yine: bir çekmece bir yüzük ve üç metre kadar ince ipekli dokumalıyım. Ve hemen fırlayarak yerimden penceremde demirlere yapışarak hürriyetin sütbeyaz maviliğine sana yazdıklarımı bağıra bağıra okumalıyım…